20 Ocak 2013 Pazar

Bir Tenor Aranıyor

8 Ocakta sonunda zaman bulup gidebildiğim müzikal komedi...

Müzikal Ken Ludwig tarafından yazılmış. 1986 yılında West End'de, 1989 yılında da Broadway'de sahnelenmeye başlamış. Oyun o zaman 9 dalda Tony adayı olmuş ve 2 tanesini (en iyi erkek oyuncu, en iyi yönetmen) de kazanmış. Sonrasında 2010 yılında yeniden sahneye konmaya başlanmış. O zaman da 3 dalda Tony adayı olmuş.  Kısaca ödülleri olan kendini kanıtlamış bir oyun.

Oyun bir çok dile çevrildiği gibi Türkçe'ye de çevrilmiş hatta benim görüşüme göre çok da güzel uyarlamışlar. Müzikal esprilerinin arasına güncel konulardan, Ankara'dan da espriler katarak oyunu yerelleştirmişler.

Oyunda Max karakterini canlandıran Okan Başel'i çok başarılı buldum. Hem çok iyi bir oyuncuydu hem de sesini çok beğendim. Hatta kendime kızdım; neden daha önce dikkat etmedim, hiç mi izlemedim diye. Sonra arşivlerimde ufak bir araştırma yaparak onu daha önce 14 Ocak 2012 tarihinde "Ali Baba ve 40 Haramiler" oyununda Bacaksız rolünde izlediğimi fark ettim.

Ayrıca, oyunda Maria rolündeki Sibel Kızılateş'in sesi beni çok etkiledi (içimden voaaavv dedirtip şarkı boyunca çok güzel çok güzel diye onaylatıp duran bir sesi var). Bunlar dışında da Bellboy rolündeki Umut Kosman, sanırım beni en çok güldüren oyuncuydu. Oynadığı karakter, her yerden zınk diye çıkıp şarkı söyleyerek kendi sesini kanıtlamaya çalışan bir bellboy ve Umut Kosman da bunu  oyun boyunca enerjik havasıyla çok iyi canlandırdı. 

Oyunla ilgili kesinlikle beğenmedim dediğim tek şey dansçılardı. Oyunun bir başında bir de sonunda sahne aldılar ve ikisini de çok alakasız buldum aslında aralarda bir iki yerde daha çıksalardı belki bu kadar rahatsız etmezlerdi. Ayrıca, sekronize hareket etmeleri gereken yerlerde; zamanlamayı, ellerini kaldırmaları gereken seviyeleri vb. tutturamadıklarından yüzümde dehşet ifadesiyle izledim.

Ama genel olarak bakarsak çok beğenerek ve bol bol gülerek izlediğim bir oyun oldu. Herkese gitmesini tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder